Cem Karaca, 5 Nisan 1945 senesinde dünyaya geldi. Babası Azerbaycan asıllı Mehmet Karaca ve annesi Ermeni asıllı Toto Karaca olan Cem Karaca, sanatla iç içe büyüdü.
Orta öğrenimini Robert Lisesinde yapan Cem Karaca sanatçı bir çiftin çocuğu olduğundan müziğe doğuştan kabiliyetliydi. Müzik ile ilk tanışması, annesinin teyzesi Rosa Felegyan’ın Cem Karaca’ya piyano notaları ve piyano nağmeleri öğretmesi ile olmuştur.
Cem Karaca, Kolej senelerındayken dünya çapındaki popülaritesini arttıran rock müziğine ilgi duydu. Kız dostlarını etkilemek ve dostlarının isteği ışığında dönemin rock starlarının şarkılarını dile getirdi. Karaca’nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca aracılığıyla olmuştur.
Kısa bir süre “Cem Karaca ve Bekledikleriniz” adlı bir grupta çaldı. Bu gruptan kısa bir süre sonra ise Gökçen Kaynatan’ın orkestrasında çaldı fakat bu birliktelik de uzun sürmedi. Aynı sene “Cem Karaca ve Jaguarlar” kuruldu. 1965’te Altın Mikrofon yarışmasına başvurdular fakat ön elemeyi geçemediler.
Karaca, 1965’te ilk evliliğini tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile yaptı. Evlendikten 3 gün sonra Karaca, askere gitti. Askerliğine 1965 Kasım’ında Antakya 121. Jandarma Er Eğitim Alayı’nda başladı. Bu zamanda Karaca, Anadolu kültürünü tanımaya başladı. Aşık Mahsuni Şerif ile tanıştı.
Cem Karaca, askerlik sonrası Şubat 1967’de gitarist Mehmet Soyarslan’ın kurduğu Apaşlar grubu ile tanıştı. Apaşlar öncedenleri batı tarzı müzik yapmaktaydı fakat Karaca ile tanıştıktan sonra müzik daha doğuya döndü. Karaca, grup ile birlikte Altın Mikrofon 1967’ye katıldı. Yarışmaya katıldıkları Emrah şarkısı Erzurumlu Emrah’ın şiirine yapılmış bir Karaca bestesiydi. Yarışmada Karaca ikinci oldu fakat birinci gruptan daha çok ilgi gördüler.
Cem Karaca ve Apaşlar, 1968’de Almanya’ya gidip Ferdy Klein Orkestrası ile 45’likler kaydetti. Bu zamanda Soyarslan şarkısı “Resimdeki Gözyaşları”, Karaca’nın Emrah’tan sonraki ikinci hit parçası oldu. Bu plak sonrası büyük bir Türkiye turnesi oldu. Ayrıca Almanya’da konserler sürdü. Ayrıca yurtdışına açılmak için İngilizce bir 45’lik kayıt edildi. Bunlar Resimdeki Gözyaşları ve Emrah’ın İngilizce versiyonlarıydı. Bu zamanda Cem Karaca, tiyatro sanatçısı Meriç Başaran ile evlendi. Sene sonunda Milliyet’in 1968’in En Sevilen Erkek Şarkıcıları anketinde 4. oldu. Yılın Melodileri anketinde ise “Resimdeki Gözyaşları” Türkçe şarkılar içinde 3. oldu. Türkçe ve yabancılar karışık listede ise Resimdeki Gözyaşları 9., Cem Karaca bestesi Ümit Tarlaları ise 24. oldu.
1969’da grup içinde fikir değişiklikları olmaya başladı. Cem Karaca, daha siyasi müziğe kaymak isterken, Soyarslan bu değişime karşıydı. “Bu Son Olsun / Felek Beni” plağından sonra grup dağıldı. Aynı yıl Cem Karaca, Bunalım grubunun prodüktörlüğünü ve menejerliğini yapmaya başladı. İlk 45’likleri “Taş Var Köpek Yok/Yeter Artık Kadın” şarkılarının ikisinin de söz ve bestesinde Cem Karaca’nın da adı geçmektedir. Bu 45’likten sonra bu işi bırakan Karaca, grubun bateristi Hüseyin Sultanoğlu’nu kendi grubu Kardaşlar’a almıştır.
Apaşlar dönemi bittikten sonra grup müziğine devam etmek isteyen Karaca, Apaşlar’ın bas gitaristi Seyhan Karabay ile Kardaşlar grubunu kurdu. 1970’in başında grup üyelerinde bir çok değişiklikler oldu. Grup üyeleri sabitlendikten sonra, Almanya’da kayıt yapmaya karar verdiler fakat çıkan bir salgın yüzünden, Karaca ve Kardaşlar birlikte Almanya’ya gidemedi. Bundan dolayı Cem Karaca, tek başına Köln’e gitti. Apaşlar sonrası yaşadığı müzikal aradan sonra burada kendi besteleri ve Anadolu türkülerini yine Ferdy Klein orkestrası ile kaydetti. 4 tane 45’lik yayınlandı. Amacı maddi sıkıntı yetaptan çalışmalar yapmaktı.
1970 Kasım’ında ise Karaca ve Kardaşlar “Dadaloğlu/Kalender” 45’liğini paylaşımı yaptı. “Dadaloğlu”, Karaca’nın bir başka hit şarkısı oldu. Bu türkü bunun bunun yanında Karaca’nın sola doğru kayışının da bir gösteresi olmuştu. Mart 1971’de Karaca’nın Trabzon’da verdiği bir konserde patlayan 3 bomba ile 30 kişi yaralı olarak kurtuldu. Aynı yıl Rum piskopos III. Makarios, Kıbrıs Fuarı’nda Türk pavyonunu gezerken, Dadaloğlu şarkısı çalınmıştı. 1971’de Cem Karaca ve Kardaşlar 4 tane 45’lik çıkardı.
Cem Karaca, aynı yıl tiyatro müziği çalışması da yaptı. Ben Jonson’un yazdığı Ülkü Tamer’in Türkçeleştirdiği Püsküllü Moruk oyununun müziklerini Cem Karaca besteledi ve Kardaşlar ile kaydetti. Grup, şarkıları kaydetti ve tiyatro oyuncularına örnek olsun diye Cem Karaca ve annesi Toto Karaca aracılığıyla şarkıları okundu. Bu tiyatro oyunu çok tutmadı ve kısa süre sonra gösterimden kalktı. Cem Karaca ve Kardaşlar’ın kaydettiği şarkılar ise 2007’de yayınlandı.
1972’ye Cem Karaca ödülle başladı. Hey Dergisi aracılığıyla “1971’in en iyi erkek şarkıcısı” seçildi ve Hey’in turnesine katıldı. Lakin Kardaşlar gitaristi Seyhan Karabay ile anlaşmazlıklar baş gösterdi ve Karaca, Kardaşlar ile yollarını ayırdı. Bu arada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş yaşandı. Cem Karaca, Kardaşlar’dan ayrılıp Anadolu Rock’ın kuvvetli sesi Moğollar’la birleşirken Kardaşlar da Moğollar’la anlaşamayan Ersen Dinleten’i gruplarına dahil etti.
Cem Karaca ve Moğollar, birleştikten bir ay sonra Kasım 1972’de Hey dergisi için verdikleri konserde ilk kez sahne aldılar. Yıl sonunda Milliyet’in anketinde Cem Karaca, en iyi erkek şarkıcılar listesinde 2. oldu, Moğollar ise en iyi yerli topluluk seçildi. Hey Dergisi’nde ise ikisi de kendi dallarında 1. seçildiler.
1973’e “Obur Dünya / El Çek Tabip” 45’liği yayınlandı. Lakin grubun asıl başarısı 1974’ün başında elde edilen “Namus Belası” şarkısı ile kazanıldı. Şarkı çok popüler oldu, öyküsü Hey dergisinde çizgi roman olarak yayınlandı. Lakin bu plak sonrası Cahit Berkay çalışmalarını Fransa’da sürdürmeye karar verince Cem Karaca ve Moğollar yollarını ayırdı.
Moğollar’dan ayrılan Cem Karaca, önce Fransa’ya gitmeyen Moğollar elemanları Mithat Danışan ve Turhan Yükseler ile “Karasaban” grubunu kurdu ama uzun ömürlü olmadı. Mart 1974’te Dervişan grubunu kurdu. Grup ilk konserlerinden birini Kıbrıs harekatından sonra Hava Kuvvetleri’ne yardım konserinde verdi.
Şubat 1975’te Cem Karaca’nın en önemli eserlerinden birisi olan “Tamirci Çırağı” yayınlandı. Bu şarkıdaki “İşçisin sen, işçi kal” söylemi Cem Karaca’nın siyasi duruşunu da ilk kez bu kadar açık gösteriyordu. 1975’in sonunda “Mutlaka Yavrum/Kavga” 45’liği yayınlandı. 45’liğin ilk şarkısı Mutlaka Yavrum, Filistin Kurtuluş Örgütü için hazırlanmıştı ve 2 farklı Türkçe versiyonunun dışında piyasaya yayınlanmamış İngilizce ve Arapça versiyonları da vardı. 1976’nın başında TRT’de yayına girecek olan “Kavga” şarkısı son anda nedeni açıklanmaya bir biçimde programdan çıkarıldı. Aynı yıl Cem Karaca, Hey dergisi aracılığıyla bir kez daha en iyi erkek şarkıcı olarak seçildi.
1977’de Cem Karaca, git gide artan siyasi gerginlikle birlikte, gitgide daha önemli bir figür oluyordu. Aydın’da verdikleri bir konserde CHP İl Başkanı aşırı solcular aracılığıyla dövüldü. Urfa’da verilen bir konserden sonra Dervişan gitaristi Taner Öngür ve bateristi Sefa Ulaştır saldırıya uğradı. Öngür ardından bundan dolayırle gruptan ayrıldı. Cem Karaca bu sene tamamı yeni şarkılardan bir araya gelen ilk uzunçaları Yoksulluk Kader Olamaz’ı paylaşımı yaptı. Bu albümde Karaca besteleri dışında, ünlü şairlerin şiirleri de bulunmaktaydı. Cem Karaca ve Dervişan, 1978’in başında 1 Mayıs plağından sonra yollarını ayırdılar.
Cem Karaca, Dervişan sonrası çoğu Kurtalan Ekspres’ten olmak üzere bir müzik grubu kurdu. Adını da Türkiye’nin iki ucu olan Edirne ve Ardahan’dan esinlenerek Edirdahan koydu. Lakin grup 20 gün sonra Kurtalan Ekspres elemanlarının eski gruplarına dönmesiyle eleman değişikliğine uğradı. 1978’de Cem Karaca, Edirdahan ile kaydettiği ilk ve son teklisi Safinaz’ı paylaşımı yaptı. Bu plak Türkiye’de önceden hiç görülmemiş olan 18 dakikalık bir rock operaydı. Alt sınıftan Safinaz adlı bir kızın kötü yola düşmesini anlatıyordu. Teklinin diğer şarkıları da Ahmed Arif ve Nazım Hikmet şiirlerinin besteleriydi. Cem Karaca, 1979’da Londra’daki dünyaca ünlü Rainbow Arena’da konser verme başarısı gösterdi.
1979’da grup dağıldı, Cem Karaca da uzun yıllar sonra ilk kez yanında bir grup olmadan solo olarak çalışmaya başladı. Bu zamanda bunun bunun yanında Almanya’ya taşındı. Çoğu Nazım Hikmet şiirlerinin besteleri olan Hasret albümünü paylaşımı yaptı. Mart 1980’de Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Karaca’nın “1 Mayıs” plağı “komünizm progandası” nedeni ile yargılanmaya başladı. Bu davada şarkıcı Cem Karaca, şarkının bestekarı Sarper Özsan ve plak şirketi sahibi Ali Avaz da suçlanıyordu. Cem Karaca, bu sürede Avrupa turnesine başlamıştı. Dava başladıktan kısa bir süre sonra da babası Mehmet Karaca’yı kaybetti. Cem Karaca, babasının cenaze merasimine katılamadı.
12 Eylül darbesi sonrası Sıkı yönetim Mahkemesi aracılığıyla Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan ve Sema Poyraz ile birlikte Cem Karaca da yurda çağrıldı. 13 Mart 1981’e kadar süre tanındı. Bonn’da yaşayan Cem Karaca, yurda dönmek için ek süre istedi. 15 Temmuz 1982’ye kadar Cem Karaca’nın süresi uzatıldı fakat Karaca, Türkiye’ye dönmeyeceğini dile getirdi ve süresi dolduktan sonra ise 6 Ocak 1983’te Yılmaz Güney ile aynı gün Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Cem Karaca, öte yandan da müzik yaşamına sürdü. Almanya’daki müzisyen arkadaşı Fehiman Uğurdemir ile birlikte 1982’de Bekle Beni albümünü paylaşımı yaptı. Bu albümdeki “Oğluma”, “Alamanya Berbadı” ve “Bekle Beni” gibi şarkılar Karaca’nın ülkesine duyduğu özlemi göstermekteydi. Bu albüm Karaca’nın vatandaşlıktan çıkarıldığı için medyada yer alamamasından dolayı çok fazla bilinmedi. 1984’te ise bir şarkısı dışında tüm şarkıları Almanca olan Die Kanaken albümünü paylaşımı yaptı. Bu albüm Alman oyun yazarları Henry Böseke ve Martin Burkert aracılığıyla göçmen Türkler’in Almanya’da yaşadıkları zorlukları anlatmaktaydı. Ayrıca albüm bir tiyatro oyununa da çevrildi. Karaca, albüm yayınlandıktan sonra Alman televizyonlarında albümün adı olan Die Kanaken olarak sahne aldı ve albümü tanıttı.
1985’te Karaca, arkadaşı Mehmet Barı aracılığıyla Başbakan Turgut Özal ile görüşerek, ülkeye geri dönme isteğini açıkladı ve Münih’e gelen Özal ile konuştu. Özal’ın olumlu yanıt vermesi ile hukuki işlemler başlatıldı. Yıl sonunda vatandaşlıktan çıkarılmasına neden olan davadan beraat etti. 1987’de de ile ilgili verilen gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı. 29 Haziran 1987’de Cem Karaca, Türkiye’ye döndü. Aynı yıl Herkese Merhabalar Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar albümünü çıkardı. Bu albüm o senenin en fazla satan albümlerinden biri oldu. 1988’de bu albümü Töre takip etti. Bu albüm sonrası Cem Karaca, yasaklı olduğu TRT ekranlarına da çıkmaya başladı.
Cem Karaca, arkadaşı Uğur Dikmen ve Cahit Berkay ile müzikal ortaklık kurarak Yiyin Efendiler albümünü paylaşımı yaptı. Bu albümdeki “Oh be” şarkısında, kendisini “dönek” diye adlandıranlara yanıt olarak “Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be” diyerek yanıt verdi. 21 Temmuz 1990’da kelimelerini kendi yazıp, bestesini Cahit Berkay’ın yaptığı Kahya Yahya şarkısı ile Altın Güvercin en iyi şarkı ödülünü kazandı. Bu zamanda SHP için konserlere çıktı.
Karaca, 1992’de UNICEF için hazırlanan ve İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Leman Sam, Fatih Erkoç gibi ünlü isimler korosunun seslendirdiği “Sev Dünyayı” şarkısının kelimelerini yazdı ve koroda da yer aldı. 22 Temmuz 1992’de annesi Toto Karaca yaşamını yitirdi. Yılın sonlarına doğru Dikmen ve Berkay ile ikinci çalışması olan Nerde Kalmıştık? albümünü paylaşımı yaptı. “Raptiye Rap Rap” ve “Islak Islak” besteleri ile büyük başarı yakaladı.
Bu albümden sonra Cem Karaca, bir süre müzikle aktif olarak ilgilenmedi. 1994’te TRT’de Raptiye adlı programı sundu. 1995’te ise Flash TV’de Cem Karaca Show’u, 1996’da aynı kanalda “Efendime Söyleyeyim” programını yaptı. 95’te bir sanatçı grubu ile Bosna Hersek’e gidip, savaş sonrası zor durumda olan Bosnalılar’a destek verdi.
Sanatçının müziğe geri dönüşü 1997’nin sonunda vizyona giren Ağır Roman ile oldu. Filmin yapımcısı, eski Apaşlar gitaristi ve Karaca’nın dostu Mehmet Soyarslan’nın yazdığı, 1968’de Cem Karaca’ya ün getiren “Resimdeki Gözyaşları”nı, Karaca film için yeniden kaydetti. Filmin ana müziği olan parça, Karaca’yı tekrardan müzik piyasasına soktu. Eski plak şirketi, izinsiz olarak “The Best of Cem Karaca” serisini piyasaya sürdü.
Cem Karaca, 1999’da Türk rock müziğinin duayenleri olan Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen’in desteğiyle ‘Bindik Bir Alamete…’ isimli albümünü çıkardı. 2000’de Cem Karaca’nın da oynadığı Kahpe Bizans’ın müziklerinin bazılarını seslendirdi. Bu filmin de yapımcısı olan Soyarslan’ın yazıp Apaşlar zamanında Dede Korkut’tan esinlenip Sadık Bütünay ile kaydettiği ama yayınlamadığı şarkıları Cem Karaca seslendirdi. Bu eserlerden sonra ölümüne dek birkaç şiir albümünde konuk sanatçı oldu.
Cem Karaca, Şubat 2001’de Murat Töz, Barış Goker ve Cengiz Tuncer ile Cem Karaca Trio olarak sahne almaya başladı. Mayıs 2001’de ise Barış Manço’nun ölümü ile vokalistsiz kalan Kurtalan Ekspres ile birlikte çalmaya başladı. Harbiye Açık Hava Konserleri’nde sahne aldılar. 2002’de Yol Arkadaşları adlı grubu kurup, onlarla sahne aldı. Son senelerında barlarda sahne aldı. 8 Şubat 2004 sabahı, solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle geçirilen kalp krizi sebebiyle Bakırköy Acıbadem Hastanesi’ne kaldırılan Cem Karaca kurtarılamadı. Karacaahmet Mezarlığı’nda babası ile aynı mezara toprağa verildi.
Ölümünden önce kaydettiği son şarkılar, ölümünden kısa süre sonra yayınlandı. İlk önce “Hayvan Terli” teklisi yayınlandı. Mehmet Eryılmaz’ın bu şarkısına Karaca’nın bir bar programında bu şarkıyı söylerkenki fotoğrafları ile klip çekildi. Mayıs 2005’te, ölümünden 10 gün önce (2004) Mahsun Kırmızıgül ile kaydettiği “Hayat Ne Garip?”, Kırmızıgül’ün Sarı Sarı albümünde yayınlandı. Karaca ve Kırmızıgül’ün stüdyodaki fotoğraflarınden bir araya gelen bir klip yayınlandı. Haziran 2005’te ise Murathan Mungan’ın kelimelerini yazdığı şarkıların yeni yorumlarından bir araya gelen “Söz Vermiş Şarkılar” albümünde Yeni Türkü’nün “Göç Yolları” eserini yorumladı.
2005 senesinde Yavuz Bingöl, Edip Akbayram, Manga, Teoman, Deniz Seki, Volkan Konak, Haluk Levent, Suavi, Ayhan Yener, Tuğrul Arseven aracılığıyla yorumlanan Cem Karaca şarkılarından bir araya gelen Mutlaka Yavrum albümü yayınlandı. Bu albüm önceden yayınlanmamış İngilizce bir Cem Karaca şarkısı da içeriyordu.
Ölümünün 6. senesinde Beyaz Show’da önceden kaydedip yayınlamadığı “Karagözlüm” adlı şarkı ilk kez gün yüzüne çıkmıştır.
Cem Karaca, 1961’de Hamlet’te oynarayak tiyatroya ilk adımını attı. 1964’te Münir Özkul’un oynadığı General Çöpçatan oyunu ilk büyük tiyatro çalışması oldu. 1965’te askerliği sırasında askeriyede Cahit Atay’ın Pusuda ve Aziz Nesin’in Toroslar Canavarı oyununu yönetti ve oynadı. Aynı dönem İstanbul Tiyatrosu’nda sergilenen “Anahtarı Bendedir” adlı oyunu Türkçeye çevirdi ve oynadı.
Uzun bir süre tiyatroya ara veren ve Püsküllü Moruk oyununun müziklerini yapmak dışında tiyatroyla ilgilenmeyen Karaca, 1987’de Almanya’da çıkardığı Die Kanaken albümündeki şarkıların işlendiği Ab in den Orient-Express oyununun Kuzey Ren Westfalya Eyalet Tiyatrosu’nda oynanan “Die Kanaken” adlı versiyonunda annesi Toto Karaca ile birlikte oynadı.Yine Almanya zamanında Münih Halk Tiyatrosu’nda Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı oyununu yönetti.
Cem Karaca, 1970’de ilk ve tek başrol filmi olan Kralların Öfkesi’nde oynadı. Yücel Uçanoğlu’nun yazıp yönettiği yerli western tarzı bu filmde Murat Soydan ile başrolü oynayan Cem Karaca, Camgöz adlı bir kovboyu canlandırdı. Lakin bu film çok başarılı olmadı. Uzun süre beyaz perdeden uzak duran Karaca, 1999’da Kahpe Bizans da Karaca Abdal adlı bir ozan rolünde rol aldı ve filmin müziklerinden bazılarını seslendirdi.
Cem Karaca, 1990’da Bir Milyara Bir Çocuk adlı Müjdat Gezen dizisinde rol aldı. Bunun dışında 2001’de Yeni Hayat adlı dizide onur konuğu olarak yer aldı. Aynı sene Avcı adlı dizide Dem Baba rolünü oynadı.
Cem Karaca ilk evliliğini 22 Aralık 1965 senesinde Semra Özgür ile yaptı. Özgür, Karaca’nın annesi gibi bir tiyatro sanatçısıydı. Bu evlilik fazla uzun sürmedi. Karaca, 1968’in sonunda yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile bir ilişki yaşamaya başladı. Ekim 1968’de Karaca ikinci evliliğini Başaran ile yaptı. Bu evlilik de 2 yıl sürdü. Üçüncü evliliğini Feride Balkan ile 21 Ağustos 1972’de yaptı. 1976’da çiftin oğulları Emrah Karaca dünyaya gözlerini açtı. Çift, Cem Karaca’nın Almanya’da zorunlu yaşama zamanında ayrıldı. 5 Temmuz 1993’te Cem Karaca, dördüncü evliliğini ilk eşi Semra Özgür ile yaptı. Cem Karaca’nın son evliliği ise İlkim Erkan ile oldu.
Cem Karaca’nın ölümünden sonra Karaca’nın çocuğunun annesi Feride Balkan ve son eşi İlkim Erkan Karaca içinde sorunlar yaşandı. İlkim Karaca, Karaca’nın çocukluğunda geçirdiği bir kaza sonucu kısır olduğunu, bu yüzden Emrah Karaca’nın onun oğlu olmadığını iddia etti. Mahkeme kararı ile Cem Karaca’nın mezarı açılıp DNA emsallari alındı. DNA testi sonucu Emrah’ın Cem Karaca’nın oğlu olduğu tespit edildi. Bu olaydan sonra Balkan ve Emrah Karaca, İlkim Karaca’ya açtıkları hakaret davasını kazandı. İlkim Karaca ardından Cem Karaca ve Barış Manço kardeştiler iddiası ile medyada yer buldu.