[ad_1]
Ferit Apa kimdir?, Ferit Apa (1909-2005), Anadolu’da Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in daha ilk yıllarında; 1926’da kurduğu ve her aşamasını takip ettiği Gazi Eğitim Enstitüsü’nün bünyesinde 1932’de sanat eğitimine başlayan Resim-İş Bölümü’nün ilk öğrencilerinden ve ilk mezunlarından. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Almanya’ya Leipzig Akademisine gönderilir. 1937-1941 yılları arasında Grafik Sanatlar ve resim eğitimi için. Yurda döndükten sonra 1943’te Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü’nde; Ankara Matbaacılık Okulu’nda; Gazi Eğitim Enstitüsü’nde görev alır. Alanında çok başarılı kurum olan Doğuş Matbaasını kurar, 1966’da İzmir Caddesinde Doğuş Sanat Galerisini açtı ve Orhan Peker, Fikret Otyam, Turgut Zaim, Aliye Berger’in sergilerini düzenler. O yıllarda en önemli sanat etkinliği sayılır her açılan sergi.
Desen ve suluboya alanında az sayıda ama başarılı eserler verdi, 2003’te kendisinin de katıldığı Kavaklıdere Sanat Galerisi’nde dünden bugüne başlıklı bir sergi düzenledi Selçuk Kaltalıoğlu.
‘’Evet Apa’yı, bırakın izler kitle, sanatçıların birçoğu bile bilmez. Al gülüm ver gülüm, ahbap çavuş ilişkisi üzerine kurulu sanat piyasasından 97 yaşındaki bu büyük suluboya ustasına bir onur ödülü, saygı gecesi vs. beklemek boşunadır. Ferit Apa, Türkiye’nin en büyük matbaasını kurmuş, binlerce yayın basmıştır ama kendi eserlerinin olduğu bir broşür/katalog basmayacak kadar geri planda durmayı yeğlemiş mütevazı bir sanatçıdır’
Ferit Apa, 1909 yılında Priştine’de doğdu. 1932 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Resim-İş Eğitimi Bölümü ve 1937’de Leipzig Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim görmüştür. Akademide resim, grafik (baskı resim) ve fotoğraf alanlarında eğitim almıştır.
Yurda döndükten sonra 1943’te Hasanoğlan Köy Enstitüsü Yüksekokulu’nda; 1946’da Ankara Matbaacılık Okulu’nda; 1947’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde çalışır. 1951’de ise kendi matbaasını kurar (Doğuş Matbaası). Yine bu matbaanın bünyesinde -tecimsel yönü olmayan- Doğuş Sanat Galerisini kurar (1967). Bu galeride; Orhan Peker, Fikret Otyam, Turgut Zaim, Aliye Berger’in sergileri açılır. Ankara’nın ilk özel galerisidir Doğuş Sanat Galerisi.
Ferit Apa, nicel anlamda az eser yaratmıştır. Bunun nedeni de yoğun iş yaşamıdır. Apa, o dönemde matbaa eğitimi almış tek insandır. Bu nedenle -sanattan çok- matbaacılık alanında öğrenciler yetiştirmiştir. Zaten o dönemlerde resim yapmak, sergilemek, hele de bu işlerden para kazanmak olanaksızdır bir ressam için.
Apa, çok yönlü bir plastik sanatçıdır. Her şeyden önce güçlü deseni olan bir çizgi ustasıdır. Boya resminde suluboyayı seçmiştir. Bunun nedeni ise suluboyanın hemen her yerde -malzemenin kolay taşınabilirliğinden- kolayca yapılabilmesidir. Daha sonraları yağlı boya çalışmaları yapsa da asıl ustalığını suluboya resimde gösterecektir. Baskı resimleri (linolyum ve ağaç baskıları), Almanya’da akademide öğrencilik döneminde yaptığı çalışmalardır. Bunlar, tekrenkli (siyah beyaz) genelde Almanya’da çalışan insanlardan kesitlerdir.
Matbaa yaşamında zaman zaman kendini soluklandırmak için resimler yapar ama kişisel sergilerini yakın dönemlerde açar. 1970 yılında kuruculuğunu yaptığı Suluboya Ressamlar Derneği’nin karma sergilerine aralıksız katılır. Ferit Apa’nın bir başka yönü, illüstratörlüktür. Almanya döneminde çocuklar için ‘Peri Kızı İle Çoban’ adlı kitabı resimler (Şiir: Orhan Seyfi). Bu kitap çok sınırlı bir sayıda basılır. Dönemin kimi dergi ve kitaplarının grafik çalışmalarını yapmıştır.
Apa’nın Türkiye’de yaptığı resimler, gündelik yaşamdan bilindik görüntüler üzerine kurulu. Bütün resimlerde yalınlık ön planda. Çocuklar ise bu yalınlığın doğal bir parçası olarak hep karşımıza çıkmaktadır. Bir söyleşide bunu şöyle açıklar: Şimdi o neden; ilkokula başladığım vakit hoca olarak birinci sınıfa verdiler. Çocukları çok sevdim ve kalabalıktı; altmış tane çocuk bir sınıfta… Çocuklarla çok haşır neşir oldum. Ben de yirmi yaşındayım. Ve oralarda, Diyarbakır’da on sekiz yaşında çocuk vardı hiç okula gitmemiş, kızlar vardı nişanlıydı, bilmem neydi, ilkokul sözde… Bir de orada Alay vardı, eskiden Osmaniye, şimdi ismini değiştirmişler. Alayda subayların çocukları, onlar İstanbullu bilmem neyli; böyle değişik tipler vardı ve çok sevmiştim o çocukları. Hep onları çizerdim.’
97 yaşında hayata veda eden Apa’ya, ne yazık ki ülkemizde hak edilen değer verilmemiştir. Sanatçı, suluboya resim sanatımızda en önemli usta sanatçılardan biriydi. Apa’nın çalışmaları şunu tanıtlar: Sanatta nicellik değil nitellik önemlidir. Türkiye’de bugün yaşlı kuşaktan (N. Akoral, N. Gökaydın, A. Turani…) ressamların hocası olan Apa, hiçbir zaman sanatını tecimselliğe bulaştırmamış, bildiği yolda gitmiş bir sanatçıdır.
Evet Apa’yı, bırakın izler kitle, sanatçıların birçoğu bile bilmez. Al gülüm ver gülüm, ahbap çavuş ilişkisi üzerine kurulu sanat piyasasından 97 yaşındaki bu büyük suluboya ustasına bir onur ödülü, saygı gecesi vs. beklemek boşunadır. Apa, Türkiye’nin en büyük matbaasını kurmuş, binlerce yayın basmıştır ama kendi eserlerinin olduğu bir broşür/katolog basmayacak kadar geri planda durmayı yeğlemiş mütevazı bir sanatçıdır ayrıca.
Sanatçı, 2003’te Kavaklıdere Sanat Galerisi’nde retrospektif bir sergi açmıştır. Mayıs-2004’te ise kendisi ile yapılan son söyleşi Evrensel Kültür dergisinde yayımlanmıştır.
[ad_2]
Source link